Makaleler geri dön
Tarafından gönderildi: yildiz Kategori: Makaleler Yorumlar: 0 Posta tarihi: 19 Aralık 2020

Portakal Ağacının Dibindeki Renkler

Yeni çiçek açmış bir portakal ağacının dibine oturdum, güneş’in batışını izliyorum. Önümde ise uçsuz bucaksız masmavi bir deniz uzanıp gidiyor. Güneş’in alev kızılını, denizin buz mavisi alıp bağrında soğutuyor. Denizin yüzeyinde ve gökyüzünde bir renk cümbüşü, adeta sarmaş dolaş dans ediyor. Güneş’in etrafındaki alev kızılı dağıldıkça yumuşuyor, sarıya döndükçe huzur veriyor. Ya etrafımdaki beyaz, kırmızı, sarı ve pembe çiçeklere ne demeli sanki hep bir ağızdan akşamın en güzel nağmelerini rüzgâra fısıldıyorlar. Arkamda ise alabildiğine uçsuz bucaksız bir yeşillik… Derken güneş yavaş yavaş buz mavisinin içinde kaybolmaya başlıyor. O mavinin içinde eridikçe bütün renkleri de alıp yanında götürüyor. Geriye sadece rüzgârın kulağıma fısıldadığı o tatlı nağmeler kalıyor…

Şimdi desem ki size gördüğüm bütün bu renkler aslında optik bir hayaldir. Her ne kadar gözlerim uçsuz bucaksız bir buz mavisini görüyorsa da, bu onun gerçekten mavi olduğunu kanıtlamaz. Renklerin bilinmeyen dünyasına ilk defa 1666’da fizikçi Sir Isaak Newton girmiştir. Newton’un beyaz ışığı renklere ayrıştırmasından bu yana, fizikçiler diyorlar ki: “ Renkler yoktur, sadece dalga boyları vardır. Ancak insanlar bir milyona yakın renk tonunu ayırt edebilir. “ Bu durum bize, insan duyu organlarının henüz tamamen keşfedilemediğini de göstermektedir. Görme eylemi nefes almak gibi kendiliğinden gelişmez. Renk duyusu, sinir sistemi üzerinden ara beyine iletilir. Burada renk hissi oluşur ve gördüklerimizi kıyaslama yoluyla değerlendiririz.

Bilimsel tarifler dünyanın gri olduğunu belirtir. Güneşin, bulutların arkasına saklandığı bir sonbahar gününü düşünün; Bütün doğada renkler kaybolur ve grinin tonları çevreye hâkim olur. Yaşadığımız dünyayı renksiz düşünebilmemiz mümkün mü? Cisimler ışıktan can alır ve görünür hale gelir. Renkler, ışığın çocuklarıdır. Renk yaşamdır.  Renk duygudur. Renklerin duyguları aslında bizim duygularımızdır. Renklerin saf olarak kullanılması “ ben önemliyim ve ya buradayım “  anlamını taşır. Kırmızı bizi alarm durumuna geçirir, turuncu uyarıcı görevini görür, yeşil ise güven verir. Örnek verecek olursak, yapılan bir deneyde; 20 kişilik bir gurup mavi renkli odada, 20 kişilik ayrı bir gurupta kırmızı renkli odada belli bir süre tutulmuştur. Kırmızı odada oturanlar bir süre sonra sıcaklık hissine kapılıp bunalıyorken, mavi odada bulunanların üşüdükleri gözlenmiştir.

Renklerin bütün insanlarda ırk, kültür, cinsiyet ve yaş farklılığı gözetmeksizin aynı göründüğünü kesin olarak biliyoruz. Yine renklerin bu ırk, cinsiyet vs. gözetmeyen etkisi, uluslararası bir renk dilinin oluşmasını ve kullanılmasını sağlamıştır. Bu konunun en güzel örneği ise hepimizin çok yakından bildiği trafiktir. Trafik ışıkları, levhaları ve uyarıları günümüzde oldukça hayati önem taşımaktadır. Ayrıca hastalıkların renklerle tedavi edilebileceği olasılığı da bulunmakta ve bu konuyla ilgili araştırmalar hala sürmektedir. Her ne kadar bilimsel dayanağı şimdilik olmasa da, renkler konusunda çeşitli bilgiler veriliyor ve enerji-renk ilişkisiyle birçok teoriler ortaya atılıyor. Tansiyon hastalığı, depresyon, baş ağrıları, kalp ve kanser gibi aklınıza gelen birçok hastalıkta renk absorbesinin etkili olduğu iddia ediliyor.

Bugün renklerin nimetlerinden isteyen herkes yararlanabilir ama renk “sırlarını” daima gerçek hayranlarına saklayacaktır. Bu gizemli yolda güzel bir yolculuğa hayır diyebilir misiniz? Gelecek yazımda renklerin sakladığı bu ilginç anlamları sizlerle birlikte keşfetmeyi umuyorum. Hepinizin renkli ve neşeli bir ay geçirmesi dileğiyle… Sevgiyle kalın.

 

YILDIZ DEMİR

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Makaleler geri dön